Marmara Adası, Maya ve Köpekle Tatil


Geçtiğimiz hafta, çılgın bayram tatili kalabalığından uzak bir yer arayışı ile Marmara Adası'na kaçtık. Maya'nın 4 sene sonra ilk kez denize girdiğini gururla belirtmek isterim :) Bugüne kadar ne yaptıysak ne ettiysek, küçük hanıma denizi sevdirememiştik. Dalgalardan korkuyor, mümkün mertebede deniz suyunu ısırmaya çalışıp sinirleniyor, yüzebildiğini fark etsin diye kucağımızda denize taşıdığımızda ise panikle karaya yüzüp en uzak gölgeye yatıyordu. Hatta Cat&Dog dergisinin bir sayısında, köpekler ve yüzme üzerine yazdığım yazıda, Maya'nın Golden Retriever olmasına rağmen yüzmekten hiç hoşlanmadığını anlatmıştım o dönem :) Bu sefer ne olduysa kendi kendine suya atıverdi kendini, bir hafta boyunca da denizden çıkmadı.

Marmara Adası'nda en çok sevdiğim şeylerden biri köpekler oldu. Ada sakinlerinin hayvan severliği takdire şayan. Bir heves uğruna alınıp sokağa bırakılan Beagle'lar, Terrier'ler, Golden'lar, Boxer-German Shepherd kırması 3 kardeş, Pointer'lar ve hatta son fotoğrafta göreceğiniz minik Jack Russel, çoğunlukla ada sahipleri tarafından sahiplenilmiş. Serbest dolaşıyor, evlere alınmıyor olsalar da en azından az çok karınlarını doyuruyorlar. En güzeli de insanların köpek görünce "AY CİYAK" diye çığlıklar atmak yerine, gülümsemesi, hatta onları yanlarına çağırıp okşaması, sevmesi... Hayvanlar da uysallaşmış haliyle, İstanbul'da Maya'yı gezdirirken üzerimize koşan, saldıran sokak köpeklerinin aksine burada tüm köpekler Maya'yla oynadı, peşimize takıldı, bizimle sahile geldi, hatta yüzdü. Denize 3 köpekle girip yüzmenin ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu anlatmam mümkün değil, hayatımda yaşadığım en keyifli anlardan biriydi.

(Burada bir parantez açmakta fayda var, köpekçiklerin şu an durumu iyi, keyifleri yerinde, yüzüyorlar, geziyorlar, oynamaktan yorulunca bir gölge bulup uyukluyorlar. Ancak bunun bir de kışı var. Bu çocukların kaç tanesi kışı çıkartabilir belli değil. Genellikle ufak hayvanlar oldukları için hayatta kalmaları daha zor. Lütfen, hayatınıza bir evcil eklemeden önce oturun, çok ciddi düşünün. O sizin bir parçanız olacak, onu bırakıp bir yere gidemeyeceksiniz, özellikle yavru alıyorsanız ilk bir sene evden sürekli çiş kaka temizleyeceksiniz. Çocuğunuz olunca köpeği evden yollama gibi bir düşünceniz varsa o hayvanı en başından ALMAYIN. İşe başlayınca "evde yalnız kalmasın" bahanesiyle başkasına vermeye çalışacaksanız ALMAYIN. Mamasına, aşısına, aksesuarlarına para vermek sizi zorlayacaksa ALMAYIN. Pislik temizlemekten yorulacaksanız ALMAYIN. Her sabah ve akşam köpeciği gezdirmek zor gelecekse ALMAYIN. Oh burada ne güzel bakarlar ona deyip yazlığınızın sokağına salıverecekseniz AL-MA-YIN!)

Normalde Maya'yı asla kayışsız bırakmayız, ama bu tatilde tamamen serbestti. Hep yanımızda dolaştı uslu uslu, özgürlüğün tadını çıkarttı. Mutluluğu yüzünden okunuyor zaten...

Marmara Adası genel olarak son derece sakin bir yer. Denizi dalgasız ve sıcak. Harika bir kafa dinleme noktası. Taze adaçayı kokan sokaklar dinlendirici. İyi kahve ve son derece lezzetli bir brownie için adres zevkli sahipleri tarafından dekore edilmiş şirin mi şirin Ada Cafe. Ayrıca bir akşam da yine Ada Cafe'de bugüne dek yediğim en iyi Arrabiata'lardan birini yedim, adanın taze ve mis kokulu domatesleri ve acısı tam yerinde biberleri ile hazırlanan makarna muhteşemdi. Kesinlikle tavsiye ederim.

Marmara Adası'na İstanbul'dan yaklaşık 3 saatlik bir deniz otobüsü yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Ne yazık ki çarpık kentleşmenin en kötü örneklerinden biri sayılabilecek kadar başarısız bir apartmanlaşma süreci geçiren adanın estetik görüntüsü iç acıtıyor. Ama deniz güzel :)

Not: Köpekle nerede kaldınız diye soranlar için ne yazık ki bir otel öneremeyeceğim çünkü biz yelkenli ile gittik adaya ve Maya da teknede kaldı bizimle. Ama adanın genel hayvan sever yapısını düşününce bir araştırmaya değer, belki evcil kabul eden oteller de vardır.










Sevgiler,

Meriç


3 yorum:

  1. Maya çok mutlu olmuş belli:)
    Maalesef yazlık bölgelerin kaderi bu, yazlıkçılar bir heves eşya alır gibi köpek alıyorlar, ve kış gelince bırakıp gidiyorlar. Bodrum'dayım, kışın sokaklar cins köpek-kedi dolu. Siyam vardı evvelki senelerde mesela :( Biz hayvanseverlerin hepsine yetişmesi mümkün değil, bu yüzden ben de sesleniyorum buradan, aldığnız hayvan ömürlüktür. Çocuğunuzu nasıl sokağa atmıyorsanız onu da atamazsınız. Lütfen ona ömür boyu bakmaya niyetiniz yoksa hiç almayın

    YanıtlaSil
  2. İki yıl önce sonbaharda oradaydık. Ben de sahipsiz dolaşan köpekleri unutamıyorum. Sahilde gözünü denizden hiç ayırmayan, yeni anne bir Pointer vardı, hikayesini anlatmışlardı ve berbat hissetmiştim. Sonra adadan çok tatlı bir hanımla tanıştım, yaz-kış onlara tencereler dolusu yemek pişirip dağıtan, böyle insanların varlığı içimi bir nebze rahatlatıyor. Bugüne kadar bahsettiğin sorumlulukları göze alamadığım için bir köpeğe evimi açamadım, umarım bir gün hayatım köpekle yaşamaya uygun hale gelir. Maya'yı burnundan öperim.

    YanıtlaSil
  3. Süper yazı olmuş, bu yaz da yeni yazılar bekliyoruz -Dilara

    YanıtlaSil

 

Twitter Updates

Translate

Instagram Photos